müzikçalar

BEN,BENCİL,YALNIZ

3 Kasım 2012 Cumartesi




İnsanları anlamak gittikçe zorlaşıyor nedendir bilinmez. Bilinmez dediğime bakmayın aşikar aslında. Yalnızlaşıyoruz hissizleşiyoruz gitgide. Teknolojiyi suçlamayacağım çokları gibi. Empati kurduğumu zannedip ana babalara çamur da atmayacağım yetiştiremiyorlar diye. Bu yaşadıklarımız/yaşayacaklarımız insanlığın doğal süreci aslında. Çünkü insanın karmaşık yapısı tam da buna müsait.
Demek istediğim şu eşref-i mahluk kainat harikası insanoğlunu bir çorbaya benzetsek;kazanının içinede envaiçeşit malzeme atsak ve bunlardan biride benlik olsa ya da benlik(zira farklı şeylerdir çoğu kimse aynı deyip geçiştirsede).
Önce benliği ele alalım. Benlik ilkokul sözlüklerindeki tabiriyle de ustaca kocaman sözlüklerdede yani temelde ‘bir kimsenin öz varlığı,kişiliği.’ Birinci anlamına sahiptir. Ve o kişilik haddizatıyla sevmeye başlar kendini. Kendini diğerleri diye tabir ettiklerinden üstün görme yoluna girişebilir. Bencillik ise ‘yalnızca kendini düşünen,egoist.’ Birinci anlamına sahiptir. Aynı manada olmasalarda aynı kapıya çıkarlar tabi kişinin ölçüyü kaçırmasıyla.
Velhasıl insan önce benliğinin farkına varır. Yaptıklarının yapabildiklerinin mükemmeliyetine kusursuz ve tartışmasız(özelliklede eleştiriye kapalı) doğruluğuna inanmaya başlar ki inanç telaffuzu kadar kolay değildir. İnançla aşılamayacak şey yoktur tıpkı başaracağına inanmak gibi. Yani kişi eğer kendi mükemmeliyetine inanmışsa tehlike çanları ben buradayım demeye başlar. Sonra o benlik bir hoş gözükür sonra daha hoş. Bakmış ki ‘ben’in esiri oluvermiş. Farkermez ama bunu ta ki birileri onu titretip kendine getirene kadar ki burada en büyük görev candan bir dost ve şuurlu bir ailenindir. İşte gerekli önlemler alınmadığı(çevrenin pek kıymetli ikazları) taktirde sonuç vahimleşmeye ve bencillik denen çamurlu yola saplanmaya başlar. Bencilliğin sonu ise malum YALNIZLIK.
Neden mi bencilliğin sonu yalnızlık? Sadece kendi istek ve arzularına önem veren,yalnızca kendi emellerini değerli gören bu insanlar etrafından soyutlanmaya başlar. Tabi soyutlanmadan evvel bir ‘kabul ettirme’ sürecinden geçer. Onun sevdiği şeyleri(müzik,film,kitap) onun hayal ettiği şeyleri beğenmeleri gereklidir çevresindekilerin. Ama çoğu kez işler yolunda gitmez ve ‘kimse beni anlamıyor’koridoruna çoktan sapılmıştır. Israrla dener anlamaları için ama kimse %100 bir diğerini anlayamaz ta ki yaşamadan. Anlaşılmadığı noktada yavaş yavaş değersizleşir gözünde kendisini onaylamayanlar. Zamanla onlar zevksiz ve anlayışsızdır düşüncesi gelir taht kurar o biricik aklına. Ve yaftalaması hazırdır: insanlar çok BENCİL. Belki bunları okurken içinizden şuna da bak bencilliğin alası kendisinde ama nelerden dem vuruyor diye. Olsun en azından beni kimsenin tamamiyle anlamasını beklemiyorum zira mümkün olmadığının farkındayım. Karşımızdakine bencil demeye başladığımız anada bencilleşmeye başlamış hatta bir hayli de yol katetmiş oluyoruz aslında.
NİYE YALNIZIZ?
Yalnızız çünkü empati denen şeyi ne doğru anladık ne de doğru uyguladık.(uygulayan numune-i cananlar üzerlerine alınmasın efendim)
Yalnızlaştık çünkü tahammül denen güzel bir şeyler hep eksik kaldı. Yalnızlaştık çünkü gerçek dünyada bulamadığımız, birbirimizden esirgediğimiz sıcak tebessümler J gibi ifadelerle sanal ortamda bir varlık kazanabilmeye çalışırken yerleşti hayatımıza.
Yollar ne kadar mühim!
Kulaklıkla dolaşmayan o kadar az kişi kaldı ki. Kulaklığımı çıkarıp devam ettim bir gün yoluma. Sabah otobüse binerken şoför  amca bana günaydın dedi J kızı üniversiteyi yeni kazanmış onu anlattı bana durduk yerde. Okulların zorlaştığından sistemin sürekli değiştiğinden, sabah sabah bir sürü şeyden dem vurduk sevimli amcayla. Sonra vapura bindim mürettebattan biri buyurun efendim dedi şöyle bir duraksadım adamcağızın şaşkın bakışları karşısında. Teşekkür edip geçerken acaba her sabah böyle yol veren nazik bir insana cevap vermeden duygusuzca geçip gidiyor muydum diye çok pişman oldum. Yol haritamı çizer gibi oldum ama sonra tekrar otobüse bineceği ve bu seferki şoför amca gel kızım derse yetişeceksin belli ben şimdi hareket edeceğim diye beni çağırmaz mı işte pişmanlığın ve utancın ileri evresi. Pek karamsar bakarmışım meğer hayata. İnsanlar hiçte kötü değil(bazıları hariç J  ) sen kötü bakmadıktan sonra. Temkinli olmak şart tabi ama şans vermeli önce karşındakine.
Kulaklık örneği sadece bir tanesiydi tabi. Atomu parçalamaktan bile zor olan önyargı yıkma olayına birçok kez girişmiş biri olarak hayli baş ağrıtıcı olduğunu söyleyebilirim.
Velhasıl bencilliğimizde yalnızlığımızda bizim elimizde diyerek toplumsal mesaj verme çabasına girişmeyeceğim J tek diyebileceğim şu :
Herkes istediği gibi yaşasın sevdiği şeylerle meşgul olsun sadece kimseyi kendi zevklerini beğenmeye zorlamasın ve onların ilgi duyduklarını küçümsemesin yeter. İhtiyaç duyduğumuz tek şey saygı. Saygı sevginin ikiz kardeşidir. Kardeşini asla yalnız bırakmaz.
Sevgilerimle.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Pocket